Cause and Effect

İngilizce eğitimi alanında Türkiye'nin en zengin kaynağını sunan dersimizingilizce.com, ingilizce öğrenen ve öğreten binlerce kişiye hizmet sunuyor. Sitede Türkçe anlatımlı gramer konuları, her konudan sonra onlarca quiz ve sınav, her seviyeden aktiviteli okuma parçaları, dinleme aktiviteleri, yazma aktiviteleri, yds, kpds, sbs, toefl ve toeic gibi sınavlara hazırlık ve deneme sınavları, dünyanın en etkili kelime öğrenme sistemi olan wordpower ile her seviyeden kelime öğrenme programı, sınavlara hazırlananlar için sınav kelimeleri öğrenim programı, ingilizce kurslar, online eğitim ile ilgili makaleler, yurtdışı eğitim bilgileri sunuyor. Sitede ayrıca öğrenciler için ingilizce ödevler ve yardımcı kaynaklar var. YDS'ye hazırlananlar için de zengin kaynak mevcut.
Cause and Effect

MAKE

Make fiilinin "sebeb olmak" anlamında iki türlü kullanımı vardır:


1- make + nesne + sıfat

- Birthdays parties make me happy. (Yaşgünü partileri mutlu olmamı sağlar.) 

- That horror film made my little sister frightened. (Korku filmi küçük kardeşimi korkuttu.)

 

2- make + nesne + fiil

- Credits cards make people buy a lot of things.  (Kredi kartı insanlara bir çok şey aldırır.)

- Listen.This joke will make you laugh. (Dinle bak. Bu fıkra seni güldürecek.)

 

Cümlenin öznesi bir kişi ise çoğunlukla zorlamak anlamında kullanılır.

- My father made me clean the car yesterday. (Babam dün bana arabayı temizletti.)


DİĞER KULLANIMLARI

1- bring about

- Eating too much usually brings about fatness. (Çok fazla yemek genellikle şişmanlık getirir.)

 

2- cause

- Loud music can cause headache. (Yüksek sesli müzik başağrısına sebep olur.)

- Having a credit card causes my father to spend more money. (Kredi kartları babama daha çok para harcattırır.)

 

3- result in

- Watching too much TV results in eye problems. (Çok fazla televizyon seyretmek göz problemlerine sebep olur.)

 

4- lead to

- Laziness leads to poverty. (Tembellik yoksulluğa sebep olur.)


MAKE, LET, GET

 

1- make someone do something : Birisini birşeuy yapmak için zorlamak.

- My father makes me wash his car sometimes. I hate it. (Babam bazen bana arabasını yıkatır. Bundan nefret ediyorum.) 

 

2- let someone do something: Birisine bir şey yapması için izin vermek.

- My father lets me drive his car. Thanks Dad! (Babam arabasını kullanmama izin verir. Teşekkürler baba.)

 

3- get someone to do something : Birisini bir şey yapması için ikna etmek.

- My father got me to see the dentist. It was a good idea. (Babam dişçiye gitmemi sağladı.)

Reklam