Dolambaçlı Bir Aşk Macareası
Union İstasyonunda emanet odasında merdivenlerden yukarı çıkan herkesi görebiliyorum.
Soldaki dergi bayisine sahip olan Tony, olasılık kanunlarına çalıştı çünkü at yarışı oynamayı çok seviyordu. Yüzoniki yıl daha bu işi sürdürürsem dünyadaki herkesi simaen tanıyabileceğimi kendi sistemine göre hesaplayabileceğini iddia ediyordu.
Bende, eğer Union İstasyonu gibi büyük bir tren istasyonunda yeterince uzun beklersem seyahat eden herkesi görebileceğim teorisine ulaştım.
Teorimi birçok kişiye anlattım fakat Harry’den başka hiçkimse bu konuda birşey yapmadı. Üç yıldan az fazla bir süre önce geldi ve 9:05 treninden gelen yolcuları o merdivenlerin başında bekledi.
Harry’i o akşam ilk kez görüşümü hatırlıyorum. O zamanlar zayıf, endişeli bir çocuktan başka birşey değildi. İyi giyinmişti ve kızını beklediğini ve kız geldikten yaklaşık yirmi dakika sonra evleneceklerini biliyordum. Bütün bunları nasıl bildiğimi anlatmanın bir anlamı yok, fakat benim gibi onsekiz yıldır merdiven başında bekleyenleri seyredince bu çok kolay.
Yolcular geldi ve ben çok meşguldüm. Merdivenlere doğru saat 9:18’e kadar bakmadım ve o genç arkadaşın hala orada olduğunu görünce çok şaşırdım.
Kız 9:18 treniyle de gelmedi 9:40’ta da gelmedi. 10:02 yolcularının hepsi gelip ayrıldıklarında, Harry gerçekten umutsuz görünüyordu. Biraz sonra penceremin yanına yaklaştı ve ona kızın neye benzediğini sordum.
Gelişi ve sürünmesinden onu emanet odasında gelen bagajlardan kontrol ettiğimi düşünebilirdiniz,“ Küçük ve esmer” dedi. “Ondokuz yaşında ve etkileyici bir yürüyüşü var . Yüzü “ dedi bir dakika düşündü “ oldukça anlamlı.” Demek istediğim kızar, fakat uzun süre kızgın kalamaz ve kaşları ortada küçük bir nokta oluşturur. Kahverengi bir kürkü var fakat belkide onu giymemiştir. ”
Öyle birini gördüğümü hatırlayamadım.
Bana aldığı telgrafı gösterdi . PERŞEMBE GÜNÜ GELİYORUM. BENİ İSTASYONDA KARŞILA. SEVGİLER, SEVGİLER, SEVGİLER.,-MAY. Telgraf Omaha , Nebraska’dan geliyordu.
Sonunda “Evini neden aramıyorsun “ dedim. “Eğer senden önce gelmişse mutlaka orayı aramıştır.”
Bana aptalmışım gibi baktı “Kasabaya geleli daha iki gün oldu. Buluşup bana teklif edilen iş için güneye arabayla gidecektik. Bana hiçbir adres vermedi.” Telgrafa dokundu. “ Bunu genel postadan aldım. “
Bunu dedikten sonra merdivenlerin ucuna 11:22 trenindeki yolculara bakmaya gitti.
Bir sonraki gün mesaiye geldiğimde o hala oradaydı ve beni görür görmez yanıma geldi.
“Kız bir yerde çalıştı mı?” diye sordum.
Başını öne salladı. “Daktilocuydu. Önceki patronuna tegraf yolladım. Bütün bildikleri evlenmek için işten ayrıldığıydı. “
İşte olay olay böyle başlamıştı. Harry sonraki üç veya dört gün bütün trenleri karşıladı. Elbette demiryolları rutin kontroller yaptı ve polis olayı araştırdı. Fakat hiçkimse gerçek bir yardımda bulunamadı. Herkesin davranışının açıkça May’in ona oyun yaptığı şeklinde olduğunu görebiliyordum. Fakat nasılsa buna hiçbir zaman inanmadım.
İki hafta geciktikten sonra bir gün, Harry ile konuşuyorduk, ve ben ona teorimden bahsettim.“ Eğer yeteri kadar beklersen“ dedim, “birgün onun o merdivenlerden yukarı çıktığını göreceksin. “Ben Tony nin olasılık konuları hakkında açıklama yaparken, o arkasına döndü ve merdivenlere daha önce onları hiç görmemiş gibi baktı .
Ertesi gün işe geldiğimde Harry, Tonny nin dergi büfesinin tezgahının arkasındaydı. Bana sıkılgan bir şekilde baktı ve “ Bir yerde iş bulmak zorundaydım, değil mi? “ dedi.
Sonuçta tezgahtar olarak Tony için çalışmaya başladı. May hakkında daha fazla hiç konuşmadık, teorimizden hiç bahsetmedik. Fakat Harry’in gelen her kişiyi daima gözlediğini farkettim.
Senenin sonuna doğru Harry bir kumar oyunu yüzünden çıkan tartışmada öldürüldü ve Tonny nin dul kalan eşi büfenin tüm sorumluluğunu Harry e bıraktı. Bir süre sonra tekrar evlendiğinde ise Harry büfeyi ondan satın aldı.
Borç alarak bir soda tezgahı kurdu ve kısa bir süre sonra küçük, güzel bir işe sahip odu.
Sonra dün geceye geldik. Bir çığlık ve bir çok şeyin yere düştüğünü duydum. Çığlık Harry’den yükseliyordu ve düşen şeyler de tezgahın üzerinde zıplarken yere düşürdüğü bir çok oyuncak ve diğer şeylerdi. Karşıya doğru koştu ve penceremden üç metreden daha yakında bulunan bir kızı elleriyle yakaladı. Kız ufak tefekti ve kaşları ortada birleşerek nokta oluşturuyordu.
Bir süre orada birbirilerine sarılmış olarak kaldılar, ağladılar, güldüler ve birbirilerine anlamsız şeyler söylediler. “kasdettiğim otobüs durağıydı“ gibi kız birkaç kelime söyledi. Harry, kızı birşey söyleden defalarca öptü ve onu bulmak için yaptığı birçok şeyi anlattı. Belliki üç yıl önce, May trenle değil otobüsle gelmişti ve telgrafında bahsettiği “otobüs durağıydı, demiryolu istasyonu değildi.“ otobüs durağında günlerce beklemiş ve bütün parasını Harry i bulmak için harcamıştı. Sonuçta daktilocu olarak bir iş bulmuştu.
“Ne ? “ dedi Harry. “Bütün bu süre boyunca bu kasabada mı çalışıyordun ?
Evet anlamında başını salladı.
Aman Allahım, “ Hiç aşağıya bu istasyona gelmedin mi?“ diyerek kaşıdaki dergi büfesini işaret etti. “ Bütün bu zaman boyunca ben oradayım. Orası benim. Merdivenlerden çıkan herkesi seyrettim. “
Kız hafifçe solgunlaşmaya başladı. Kısa bir süre sonra merdivenlere baktı ve “ O merdivenlerden daha önce hiç çıkmadım. Gördüğün gibi dün kısa bir iş gezisi için kasaba dışına çıkmıştım. Oh,Harry ! “ Sonra kollarını Harry nin boynuna doladı ve gerçekten ağlamaya başladı.
Bir dakika sonra, biraz geriye çekildi ve kaskatı bir şekilde istasyonun kuzey ucunu göstererek; “Harry, üç yıldır, üç uzun yıldır ben tam oradaydım, işte bu istasyonda çalışıyordum. İstasyon müdürünün ofisinde daktilocuydum.“
Benim için mükemmel olan Olasılık Kanununun böyle zor çalışması ve çok uzun bir süre sonra May i bize kavuşturmasıydı.